Başarısız Çocuk Yoktur

Başarısız Çocuk Yoktur

Tüm anne ve babalar çocuğuyla ilgili olarak birtakım beklentilere girer, anne baba olarak en temel beklentileri ise onların başarılı olmasıdır. Bunun için ellerinden gelenin en iyisini yaparlar, çocuklarını dershanelere, kurslara vb. yerlere gönderirler. Hal böyleyken de başarı ölçütü olarak da dönem içinde yapılan sınavlarda çocukların aldığı notlar kıstas edinilir. Eğer iyi notlar alınmışsa çocuk başarılı, kötü notlar alınmışsa da çocuklar başarısız diye sınıflandırılır. Bu durumda insanın aklına hemen şu soru geliyor; 

BAŞARI NEDİR?

En kısa tanımıyla başarı “istenilen bir sonucu elde etmektir” Bu başarı tanımına bakacak olursak; anne-babanın istediği sonuç, öğretmenin istediği sonuç ve en önemlisi öğrencinin istediği sonuç nedir? Bir kişinin veya öğrencinin başarı başarısızlık durumunu hangisine göre kıyaslayacağız. Anne baba çocuğunun tüm akademik alanlarda arkadaşlarına göre en önde olmasını isterken, öğretmen sınıfının diğer sınıflardan daha iyi olmasını istiyor. Çocuk ise anne ve babanın isteklerinin yanında öğretmeninin isteklerini de karşılamak durumunda kalıyor. Birçok öğrenci de özellikle ilkokul döneminde bu baskıyı kaldıramıyor haliyle…

“Ben başarısızım” “ben yapamıyorum” yargılarını alıyor ve kendiyle özdeşleştiriyor. Sonuç olarak hem akademik alanda hem de hayatta başarısızlığa mahkum oluyor. Her birey farklı yetilerle dünyaya gelir. Bizlere düşen temel görev biricik yavrularımızın güçlü ve zayıf yanlarını belirleyerek onların gelişimlerine katkı sağlamaktır. Çocuğumuzun ilgi alanlarını ve yetenekli olduğu alanları sadece iyi bir gözlem yaparak tespit edebiliriz.

Herhangi bir alandaki bir şeyi severek yapıyorsa ona karşı ilgisi var demektir. Yaptığı bu şeyi hiç zorlanmadan yapıyorsa aynı zamanda yeteneği de o yöndedir. Yeteneği olduğu alanda desteklenen çocuk güçlenecek ve öz güveni yükselecektir. Burada hemen belirtmek gerekir ki birçok anne baba çocuğuna iyilik yapmak isterken çocuğun yapması gereken birçok şeyi anne baba olarak kendisi yapar. Bu durum çocuğun kişilik gelişimine vurulan en büyük darbedir. Yapabileceği şeyler sürekli başkaları tarafından karşılanan çocuk öz güveni geliştiremez ve bağımlı olmayı öğrenir. O halde yapılacak ikinci önemli şeyde çocuğumuzun yerine getirebileceği görevleri yapmasını ona bırakmalıyız. Velilerle yaptığım görüşmelerde genellikle çocuklarının kendi başına ödev yapmadığından bahsediyorlar. Okul çağına kadar sürekli koruma altında olan ve bağımlı yetişen bir çocuk doğal olarak ödevlerini de kendi başına yapma yetisini kazanamayacaktır.

Başarmayı öğrenen çocuk, hayatın içindeki zorluklarla daha kolay mücadele edecek ve mutlu bir hayat sürdürecektir.

İlginizi Çekebilir